22 Aralık 2008

değişim

heheyt.. ben geldim.. yazı yazıyorum ben.. yazacam.. aslında bir defterim var artıkın ona yazıyorum ama şimdi bulamadım onu o yüzden buraya yazıyorum.. çünkü hemen yazmam gerek.. umut sarıkaya denen mizahçıyı okudum ve yazmam gerektiğini hissettim.. bi kere yazının başlığı çok etkileyici. "değişim".. insan edebi değerler taşıyabilecek bir yazı çıkabileceğini daha yazının başlığından kavrayabiliyor.. neyse.. ben beni etkileyen giriş kısmından alıntılar yaparak giricem konuşmaya..
demiş ki sarıkaya "ne kadar çoğuz? hepimiz ne kadar çok kendimizi önemsiyoruz? hayallerimiz var. çok azımız uyguluyor hayallerini. uğraşıyoruz yine de. belli bir yaşa kadar bişey olmaya çalışıyoruz. olamayanlarımız çocuk yapıyor,kendi olamadıklarını onlar olsun istiyor" evet bunları demiş.. düşündüm.. tabiatta genelde seçici kadındır.. yani seçilebilecek bi durum oluşmuşsa kadın seçer.. biz yarışırız.. kadınların kendi aralarındaki savaşımı ise yine bizi aptal eder.. nasıl yarışacağımızı şaşırırız.. kim için yarışacağımızı.. ama kendisi için yarışacak en az iki seçeneği rahatça bulabilen kadın için kaybetmek diye bir şey yok gibidir.. bunlar benim fikirlerim tabi.. kadınların doğurgan olmaları ve doğuracaklarının en iyi olmasını istedikleri aşikardır.. hayvanlarda da böyle insanlarda da böyle.. ilk çağlarda hayvan avlayanı güçlü olanı seçen kadınlar şimdi parası olanı karizmatik olanı seçmektedirler.. bazıları da birikimli olanı.. bu onların doğurgan olmasından kaynaklanan bişeydir.. yapacakları çocuun da "iyi" olması içindir bu seçim.. kadın bunu aklından çok iç güdüleriyle yapar.. erkekler için o içgüdüler genelde ileri-geri çalışan bir şeydir.. erkek bir şeyi severken seçebilir ama isterken öyle değildir.. erkek güdülerini az da olsa dürtebilen her şeyi ister.. seçim aklı gelişmiş değildir.. ilk çağda yakalayabildiğini avlayan,dövebildiğini ezen şimdi de para olarak üstün olduklarını çalıştırabilen,birikim olarak üstün olduklarını iikna edebilen bir yapıdadır erkekler.. kadınlar da bu üsttekilerle ilgilenmektedirler haklı olarak ve onlar arasından seçim yapacaklardır.. gelelim çocuğa.. spermin de en iyisi genlerin de en iyisi bu "üsttekilerden" geleceği için kadının doğurganlığı devreye girer.. biri beni seçecek ve benden çocuk yapmak isteyecekse ben aşık olurum o kadına sanırım.. işte erkek güdüsü :) ya zaten ben buna aşık olayım.. beni "üst" veya "iyi" gördüğüne emin olurum o kadının.. ve ben başka bişey istemem bi kadından.. bir gün beni "üst" veya "iyi" olarak görmeyebilir.. ya da ben zaten "üst" veya "iyi" olmayabilirim ve kadın bunun farkına varır.. gider başkasını seçer.. seçicidir çünkü..
ama ben aşık dahi olsam başka biri beni üst olarak gördüğünü hissettirir ve güdülerimi harekete geçirirse ben o başkasını seçmiş olmam.. yine kadın beni seçmiş ve ben onun seçimine edilgen bi şekilde dahil olmuş olurum.. muhtemelen böyle olur.. o yüzden kadınlar erkekleri "üst" veya "iyi" görmemeye başlayınca terketsinler çünkü sonunda aldatılanlar kendileri olacaklardır.. ama "üst" ve "iyi" gördükleri biri var ise bence onla ilişki kurmanın yollarını arasınlar çünkü kadının böyle görmesi geri kalan her şeyi basitleştirecek ve haliyle güzelleştirecektir.. duygular karmaşıksa güzel olabilir ama ilişkiler basitse anlamlıdır.. basitten kastettiğim "adi","sıradan" değil.. "özgürlük","anlayış" olabilir.. der ki osho "olgunlaşmamış insanlar aşka düştüklerinde birbirlerinin özgürlüklerini yok ederler, bir tutsaklık yaratır,bir hapishane yaparlar. olgun bir kişi tek başına kalacak sağlamlığa sahiptir. ve olgun bir kişi sevgi verdiğinde ona bir ip bağlamadan verir, sadece verir. onun sevgisini kabul ettiğin için sana minnet duyar. birbirini seven olgun insanlar birbirlerine özgürleşmeleri için yardım ederler.; birbirlerine her türden tutsaklığı yok etmek için destek olurlar. sevgi zorunlulukla aktığındaysa çirkinlik vardır. unutma, özgürlük sevgiden daha yüksek bir değerdir. hindistan'da nihai olana "moksha" denir. moksha özgürlük demektir. o halde şayet sevgi özgürlüğü yok ediyorsa buna değmez . sevgiden vazgeçilebilir. özgürlük kurtarılmalıdır. özgürlük daha yüksek bir değerdir. özgürlük olmadan mutlu olamazsın , bu imkansızdır.." tekrar sarıkaya'nın söylediğine dönersek şöyle de bir şey düşünmüyo değilim.. bence benden bi çocuk olsun.. bunu kendimi övmek babında söylemiyorum tabiki ama bence benden bi tane daha kötü olmaz.. sergen yalçın'dan hakan ünsal'dan bir tane daha olacağına benden olsun bir tane.. düzgün de yetiştirilsin.. tamamdır yani.. o yüzden burdan sesleniyorum.. sergen yalçın'a talip olan bütün bayanlar! hepinize talibim! :) bu arada sergen yalçın ve hakan ünsal isimlerini kullanmamdaki sebep tv'de karşımda onların olmasıdır.. yanlış anlaşılmasın.. neyse..
umut sarıkaya şöyle devam etmiş.. "kafamızdaki olmak istediğimiz insan da farklı farklı. genelde çok zengin olmak istiyoruz. sıradan olmayı hazmedemiyor yine birçoğumuz. özel olmalıyız,en azından bi kişi için.." ben bunu senelerce söyledim ya.. bu çok güzel bişey.. bunun bi zaaf ve bunun sonucunda bi tatmin olduunu düşünmüyorum.. bu bi güzellik.. biri için özel olmak.. o birinin çok önemi var mı şu an kestiremiyorum.. muhtemelen var.. ama şöyle de birşey var birinin birini özel olarak görmesi için bi ilişki kurması gerekir.. onun sürekliliği gerekir.. sürekli ilişki kurduğumuz bi insanın da bizi özel görmesinden rahatsızlık niye duyalım ki? onun bize verdiği değerden rahatsızlık duyacaksak o sürekli ilişkiyi niye kuralım? neyse işte.. bunu hissedenler çok şanslılar bence.. çünkü bu ömrü hayatımızda kolaydan hissedebileceğimiz bişey değil.. değerini bilelim bunun.. bu durumun yani..
neyse devam edelim bakalım.. " kafasında olmak istediği kişiyi olamamış biri olarak,başka bir -olamamış- ile ilişkiye giriyoruz. iki sıradan insan birbirinin ne kadar özel biri olduunu hatırlatıp duruyor. aralarından biri hatırlamayınca ilişkiyi kesip,başka bir sıradana hatırlatması için arayışa giriyor" gerisini yazmıcam.. işte bu aralarından biri,erkek ya da kadın.. bunu sağlayan şey kadın.. bu seçimi yapan da kadındır.. erkek ayrılsa da.. bu seçimi yapan ya ilişkide terkedilen kadındır ya da erkeğe "seçtiğini sandıran" bir başka kadındır.. hiçbir erkeğin götü kalkmasın yani.. biz hep yarışırız arkadaş bu böyle bişey..
evet umut sarıkaya bunları yazmış.. sonra tabi kendi hikayesine dönmüş.. mizahi bir dille anlatmış.. ama ben bir başka yeri daha önemsedim.. yazıyı bitirirken umut sarıkaya "biliyorum böyle devamı haftaya'lı yazıları sevmiyorsunuz.. tüketim çağı tabi her şeyi hemen o anda tüketmek istiyorsunuz diye zart zurt edecek değilim ama yapcak bişey yok" demiş.. heh ben zart zurt edecem işte.. biz ilişkilerimizi de böyle kurmaya başladık.. güzel olanla tanışma,ilişki kurma.. karşıdan bişey geldiğinde lan benden hoşlanıyo mu diye düşünme,ya da iki genç insanın tanıştırılma hikayeleri ve sonunda birleşmeleri.. nerde kaldı kadının kadın olmasından gelen seçiciliği? aman takılayım bunla başka biri gelirse onu seçerim mantığı mıdır bu? ne kadar ahlaksızca.. kadının seçim gücü ahlaksızca değil.. ama boş kalmama durumu eğer öyle olursa irtifa kaybedeceğini düşünmesi ahlaksızca bişey.. kötü ahlaklı insanların işi aslında.. kötü insanın değil kişiliğini geliştirirken ahlaki yapısını iyi oluşturamamış insanın.. oysa ne kadar da masumane dimi.. ne var görüştüm beğendim.. ee noldu 1 ay sonra? seçim fırsatı ayağına gelince? yapma bacım yapma ablacım! peki sana noldu erkek? hani sana "iyi" olduunu hissettiren kadına erimen,bitmen? güdülerin nerde? seni kullanacağını sana açık açık belirten kadına mı kaldın? o kadar mı abazalaştın? yoksa sen de skor tabelasında geride kalıp irtifa kaybetmekten mi çekiniyosun ha ahlaksız? yoksa bu iki tarafın da yaptığı deneye deneye doğruyu bulma durumumudur? domatesmiyiz ya biz..
insanın eleştirdiği şeylerin içine düşmesi de ayrı bişeydir.. ama bunların farkına varmak yaşantımızı bi yerden doğru kılacak unsurlardır.. bunlara amann nolcak? diye bakmıyorsak rahatız olaibiliyosak hala utanabiliyorsak bazı şeylerden ya da en basitinden "niye yaptım lan bunu" diyebiliyorsak çok da bişey kaybetmemişizdir daha.. yaşadığımız yer çok sikik.. her yanlışa düşebiliriz.. ama doğru tanımımız var ise ve ona yakın durmayı isteyip onun için çabalarken bunları yaşıyorsak o çabalarımızı hiçe saymadan çabalamaya devam etmemiz gerekir diye düşünüyorum.. bunların hiçbirini de anlık,gecelik,durumluk şeyler için söylemiyorum.. onlar koşulların ortaya çıkardığı şeylerdir.. karşı koyamadığınız şeylerdir.. onların sonunda da pişmanlıklar ya da başka şeyler yaşanabilir tabi ama onlar bizim kişiliğimizi yansıtmaz.. her şeyin farkına varabiliriz diye bir şey yok.. tanrı değiliz..
benim eleştirim bu tarzda ilişki yani "beraberlik" kuranlara.. aklı öne koyup mantıklı açıklamalar yapıp ahlaksızlaşabilenlere.. kadın olmanın erkek olmanın farkına ve ayrımına varamayanlara.. seçiciliğin güzellğini,güdülere göre davranmanın saflığını;seçiciliğin güçlülüğünü,güdülere göre davranmanın tutkusunu yaşamayı reddedenlere.. ha ben kimim ki eleştirim ne olsun dimi? "üst" veya "iyi" olsaydım böyle demeyecektiniz ama :)
 
 
 
berk 10.11.2008 23.43

kelebeğin rüyası

..teslim olmak senin gibi bir savaşçı için neredeyse olanaksız, fakat gerçekte yapman gereken de budur. bilerek isteyerek, tüm eylem, güdü ve kararlardan vazgeçmek. izninle yanılsamanın bir yalan olmadığını açıklayayım. daha çok, gerçeğin etkin yanıdır. bu etkinlikte şekilleri toplar. bu çeşitlilikten yanılsama doğar. bana bakıyorsun, dağa bakıyorsun, öğretiye bakıyorsun ve bu şeyler sayesinde kimliğini unutuyorsun. bilinç üzerinde yoğunlaş, sekil üzerinde değil. böylece farklılık ve ayrılık hakkındaki yanılsaman da tıpkı rüya gibi kaybolsun. zihnin kendi içindeki oyuğundan sukunete doğru çekil. etkin olmaktan etkin olmamaya doğru çekil.
kaynağa doğru çekil ve yanılsama kesilsin.