18 Haziran 2012

Bir kemik aynı yerden iki defa kırılmaz...

unutma!
yüreğinde bir ismin imzası var.. 
ve sen onu silemezsin.. 

söküp atamazsın ne kadar uğraşsan da..
seninle beraber büyür içindeki sızı..
ilk önce onu hissedersin..
başkasına dokunduğunda...

unutma!
bir kere sevdin mi..
uzun uzun yanarsın..
sitemler, öfkeler birikirken içinde..
sen azalırsın..
dilinde küfür, elinde kadeh eksik olmaz..
günler böyle geçer, alışırsın...

unutma!
sabahlar artık gecikir..
ister sağa dön ister sola..
gözüne uyku değil, gidenin hayali gelir...
kendini şiirlere verirsin..
elin sigaraya gider, her on dakikada bir..
fena zehirlenirsin...

unutma!
bir süre güvenmeyeceksin kimseye..
kendine sığınacaksın..
aşk konuşulduğunda sen susacaksın..
of'larla ah'larla başlayacaksın her cümleye..
çevrende senden başka herkes haksız olacak..
senin haklılığınsa çaresiz gidecek çöpe..

unutma!
bir gün kaldığın yerden başlayacaksın..
biri seni bulacak..
önce korkacaksın eski acılara yakalanmaktan..
biraz ürkeceksin..
ne kadar dirensen de nafile..
insansın sonuçta, seveceksin..

eski acılara bakıp da küsme sevdalara..
gavura kızıp da oruç bozulmaz..
sök at kafandan acaba'ları!
bir kemik aynı yerden..
iki defa kırılmaz..

artık kararmaz gecelerin..
bir daha yaşlar akmaz gözünden..
sabahların gecikmez..
kimbilir ağladığın günlere gülersin..
bir defa öldün ya zamanında..
bir daha ölmezsin...

kimin olduğunu bilmiyoruz, Can Yücel değilmiş...

03 Haziran 2012

Pis Moruğun Notları


daha iyi ve adil bir düzen özleminin aslında çürümeden ve başarısızlık duygusundan kaynaklandığının farkında mısın?

evet, efendim.

baban kötü bir insan mıydı?

bilmiyorum, efendim.

ne demek bilmiyorum?

yani kıyaslamak güç, efendim. sadece bir babam oldu.

benimle kafa mı buluyorsun, Stirkoff.

hayır, efendim: dediğiniz gibi, adalet yoktur.

baban seni döver miydi?

sıra ile döverlerdi, efendim.

hani bir baban vardı?

herkesin bir babası vardır, efendim. ben annemi kastetmiştim. o da kendi payına döverdi.

seni sever miydi?

kendinin bir uzantısı olarak, evet.

sevgi başka nedir ki?

iyi bir şeye değer verecek kadar sağduyulu olmaktır. kan bağı gerekmez. kırmızı bir deniz topu ya da üzerine tereyağı sürülmüş kızarmış ekmek de sevilebilir.

tereyağlı kızarmış ekmeğe AŞIK olabileceğini mi söylüyorsun, Stirkoff?

her zaman değil, efendim. bazı sabahlarda, güneş ışınları belli bir açıdan gelirken belki. aşk habersiz gelir gider.

bir insanı sevmek mümkün mü sence?

iyi tanımadığınız biri ise belki. ben insanları pencereden seyretmeyi severim.

sen bir korkaksın, Stirkoff.

kesinlikle, efendim.

nedir senin korkak tanımın?

bir aslanla silahsız dövüşmeden önce tereddüt eden kimse.

peki cesur kime denir?

aslanın ne olduğunu bilmeyene.

herkes bilir aslanın ne olduğunu.

herkes aslanın ne olduğunu bildiğini sanır, efendim.

budala tanımın nedir?

zaman ve kan ziyan edildiğinin farkında olmayan kimse.

bilge diye kime denir o zaman?

bilge insan yoktur, efendim.

öyleyse budala da yoktur. gece olmazsa gündüz olmaz. siyah olmazsa beyaz olmaz.

özür dilerim, efendim. ben her şeyin neyse o olduğu kanısındayım. başka şeylere bağımlı olmaksızın.

o dar ağızlı vazolara fazla girip çıkmışsın sen, Stirkoff. her şeyin zaten olması gerektiği gibi 
olduğunu anlamıyor musun? yanlış diye bir şey yoktur.

anlıyorum, efendim. olan olmuştur.


kelleni vurdursam ne dersin?

bir şey diyemem, efendim.

demek istediğim şu: kelleni vurdursam ben İRADE sense HİÇ olursun.

başka bir şey olurdum, efendim.

benim SEÇİMİM doğrultusunda.

ikimizin de, efendim.

rahat et! rahat et! uzat ayaklarını.


çok lütufkarsınız, efendim.

hayır, ikimiz de lütufkarız.

elbette, efendim.


demek delirdiğini hissediyorsun, Stirkoff? peki delirdiğini hissettiğin zaman ne yaparsın?

şiir yazarım.

şiir delilik midir?

şiir olmayan her şey deliliktir.

yani.

çirkinlik deliliktir.

çirkin nedir?

kişiye göre değişir.

delilik gerekli midir?

vardır.

gerekli midir?

bilmiyorum, efendim.

çok şey biliyormuş havalarındasın, Stirkoff. bilgi nedir?

mümkün olduğunca az şey bilmektir

ne demek o?

bilmiyorum, efendim?

bir köprü inşa edebilir misin?

hayır.

silah üretebilir misin?

hayır.

ikisi de bilgi ürünüdür.

köprü köprüdür. silah da silah.

kelleni vurduracağım, Stirkoff.

sağolun, efendim.

niye?

beni motive ettiğiniz için. motivasyon sıkıntısı çekiyorum, efendim.

ben ADALET'im.

belki.

Ben ÜSTÜN'üm. işkenceye yatıracağım seni. çığlıklar atacaksın. ölümünü dileneceksin.

şüphesiz efendim.

ben senin efendinim, anlamıyor musun?

beni yönetebilirsiniz. ama yapacağınız şeyler yapılabilir şeyler olmaktan öteye gitmeyecektir.

zekice konuşuyorsun ama işkence altında bu kadar zeki olamayacaksın.

sanmıyorum, efendim.

bana bak. Darius Milhaud, Vaughn Williams dinlemek de ne oluyor? Beatles'ı duymadın mı?

onları herkes bilir, efendim.
onları sevmez misin?

onlardan nefret etmem.

nefret ettiğin bir şarkıcı var mı?

şarkıcılardan nefret edilmez.

şarkı söylemeye çalışan birinden?

Frank Sinatra.

neden?

hasta bir toplumun hastalığının depreşmesine neden olduğu için.

gazete okur musun?

sadece bir gazete.

hangisi?

AÇIK KENT.

GARDİYAN! BU ADAMI İŞKENCE ODASINA GÖTÜRÜN. HEMEN İŞKENCEYE BAŞLAYIN!

efendim, son bir istekte bulunabilir miyim?

evet.

vazomu yanıma alabilir miyim?

hayır, bana lazım.


efendim?

el koyuyorum. zapta geçsin. gardiyan bu sersemi derhal götür! ve bana biraz şey getir…

ne, efendim?

altı yumurta ile yarım kilo kıyma.

gardiyan mahkümu dışarı çıkarır. kral öne eğilip düğmeye basar. Vaughn Williams çalmaya başlar 
teypte. bitli bir köpek güneşin altında titreşen harikulade bir limon ağacına işerken dünya dönmeye 
devam eder.


Charles Bukowski, pis moruğun notları'ndan, Çeviri: Avi Pardo