24 Ocak 2012

İç İç Utanma!

The Shawshank Redeption filminde, Morgan Freeman bir sahnede der ki: "Oturduk ve güneş omuzlarımıza vururken özgür insanlar gibi içtik. Tüm evrenin sahibiydik."

İçki içmeyi bilmek - bilmemek durumu ancak böyle bir cümleyle özetlenebilirdi herhalde. Özgür insanlar gibi içersin. Tüm tutsakların adına. Tutsaktan kastım tutuklular, yargılanıp mahkum edilenler değil elbette. Tüm tutsaklar... Ve kendi evreninin, o anlık sahibi olmak için içersin. Bugünlerde ise "özgürlük" başka türlü algılandığı için "içmek" de değerini yitirmiş durumda. Özgürlüğünü yitirmek için içiyor insanlar, tutsak olmak için. Bırak evreni, kendilerine sahip olmayı reddetmek için içiyorlar.

İçkiyi esir alamıyorlar, içkinin esiri oluyorlar. Evreni unutuyorlar, kendilerini bırakıyorlar... Ve maalesef ki güneşin yüzlerine vurmasından bile endişe ediyorlar, karanlıkta içiyorlar... Bir bira da içersin, bir büyük de devirirsin... Mesele ne kadar içtiğin değil, nasıl içtiğindir... Övünülecek şey içtiğin şeyin miktarı değil; içtiğinde kendinde ve evrende bıraktığın hissiyatlardır... Rica edeceğim, içme daha fazla... Kusacaksın... Kusarsın sen... Kusmasan da...

Ingmar Bergman'a sormuşlar: "Gidişat kötü, dünya nasıl kurtulacak?" Cevap vermiş abi: "Utanç" demiş. "Dünyayı bir tek utanç kurtarabilir." Toplumların belleklerinden utanç duygusunu silmek için var gücüyle çalışan sisteme selam olsun bu cevap. Toplumların şekillendirdiği bireylerin de kabul edebilecekleri bir utanç hali olmuyor ne yazık ki. Her şey ama her şey; bir türlü duyguyla ya da dış faktörle ya da yine çağın en kolay kaçış yolu olarak seçtiği "psikolojik hezeyanlar"la utanç duyulacak bir şey olmaktan çıkıyor ve alışkanlık haline dönüşüyor.

Şimdi yönetici kesimin utanmasını bekleyemezsiniz. Utanmaları olmadıkları için yönetici oluyor onlar. Ama kişiler düzgün eğitilebilseler utanabilirler. Utanmak daha önce birkaç yazıda bahsettiğimiz gibi acı çekmek gibi bir şey. Etraf istemiyor diye bu tip olumsuz duyguları yaşamaktan kaçınıyorlar insanlar fakat insan olmaktan çıkıyorlar bunları unuttuklarında... Nasıl olcak ya? Vallahi ben çıkamıyor işin içinden... Acı çekin, utanın... Bir şey olmaz... Gelişirsiniz... Üretirsiniz... Çok ciddiyim...

Anlıyorum ki gerçek; kötüyse köşe bucak kaçıyoruz, iyiyse tek gerçeğimiz ilan ediyoruz. Ne hayat ne de yaşam böyle kavramlar... Hayal kırıklıklarınızı bu yüzden bu kadar yalan-yanlış şekillerle atlatabiliyorsunuz... Sonrası oturmuyor işte... Nerede gerçeksin, nerede bitiyorsun? Yüzüme bakan sen misin? Hangi söylediğin doğru? Sen iyi misin? İyi biri misin yani? Kimsin?

Piii, koptum... Film izleyek... Eyvallah... 

Hiç yorum yok: