Gördük ki bu siteye kimse girmiyor. Girenler de vefasız. Rica ettik, oy verin dedik, şeyine takan olmadı... Soru da basit yani. 3 nedir? Hayır bunu bilemiyorsan; neyi bileceksin ben anlamadım ki... Ne sorsaydık? Pi sayısını, avagadro sayısını sorsak bilirsiniz. Fibonacci sayılarının ne anlama geldiğini bilirsiniz. Altın oran falan kaçmaz sizden. Bir 3 nedir? sorusuna verecek cevap bulamadınız...
Bir süredir devam ettirdiğimiz Teledünya - Digitürk savaşını Digitürk kazanmış bulunmaktadır. Teledünya bağlattık. Lig maçlarını izlemeyeceğiz dedik. Sonra ligler başladı. Baba ya izlesek mi dedim. Dünden razıymış, meyhaneye gittik. Rakıydı, mezeydi derken annemin de yediği kanatlar sayesinde 75+ tl hesap ödedik. Digitürk'e 1 ayda verdiğimizden daha fazla. Sonra dedik ki bizde bu Fenerbahçe sevgisi sürdüğü sürece, kapitalizmin esiri olmaya devam edeceğiz, yapacak bir şey yok. Döndük eski sevgiliye...
Zaten bekliyormuş bizi. Gitmemiş bir yere. Bir süre ara verelim dediğimizi sanmış. Oysa biz onun eşyalarını(hd kutu, hdmi kablo ve uzaktan kumanda) toplayıp kapının önüne koymuştuk.Gelip almasını bekliyorduk sadece. Ama işte sonra kuyruğumuz sıkıştı. Aradık kendisini. Aramanı bekliyordum dedi. Senin bensiz yapamayacağını biliyordum dedi. Dedim arkadaş bu ne özgüven? Ama helal olsun. Ondan ayrıldıktan sonra hayatıma başkasını(Teledünya) soktuğumu da itiraf edemedim. Bu ömür boyu saklayacağım bir sır olacak.
Ama iş bununla bitmiyordu. Teledünya ile onu kırmadan ayrılmam gerekiyordu. Üstelik bu ilişki benim üzerimeydi(başvuru sahibi bendim bizzat) İlişkiyi sonlandırmak da benim görevimdi. Ev ahalisi bu konuda rahattı yani. Olan bana olacaktı.
Her neyse efendim. Aldım bende ona ait olan ne varsa(hd kutu, hdmi kablo ve uzaktan kumanda) gittim kapısına. Kapısını çalıp, aşağıya çağırmak isterdim ama otomatik kapılı bir yerde ikamet ediyor kendisini. Bızzıt! diye açıldı kapı. Girdim. Dedim ben senden ayrılmak istiyorum. Sen bana ilk başladığımız gün 15 gün içerisinde neden belirtmeden ayrılabileceğimi söylemiştin, 9. gününde geldim işte dedim. Hayrola bir yanlışım mı oldu(arıza vb.) dedi. Dedim ki "yo yooo!" Yo yooo da neymiş diyecek diye korktum ama üzüntüden sesi soluğu kesilmişti.
Sonra birden gözleri parladı. Dedi ki ben sana 15 gün demedim dedi 1 hafta dedim dedi. Olur mu ya babam da yanımdaydı 15 gün dedin dedim. Dedi ki hatırlıyorum ben senin geldiğin günü, ben sana 1 hafta dedim dedi. Üsteleyemedim. Onlar daha iyi hatırlardı sonuçta. Dedi ki ayrılamayız. Dedim ki öyle şey mi olur? Ben artık yürütemiyorum bu ilişkiyi, seni arkadaş olarak görüyorum hem sen benden daha iyilerine layıksın, ben seni üzerim dedim. Bir çırpıda bütün ergen bahanelerini sıraladım. Yalan olduğunu anladı tabii ki. Gülüş attı. Aşağılandığımı hissettim.
Ben sana bir sebep bulayım en iyisi dedi. Senin ihtiyaçlarına karşılık veremediğime dair(arıza) bir açıklama yaparsan(dilekçe yazarsan) ilişkimiz bitebilir dedi. Kağıdı, kalemi de kendi uzattı. Bana acımıştı ve daha fazla küçülmemi o da istemiyordu. Ayrıldık...
Sonra eve geldim, Digitürk beni bekliyordu. Dedim sen benim hayatımı mahvetmek zorunda mısın? Senin için kırdığım kaçıncı kalp bu dedim. Düşsene yakamdan, ne istiyorsun benden dedim. Dedi ki benim senin gibi milyonlarca sevgilim var, sorun bende değil sende. Şimdi gel beni istediğin gibi kullan dedi. Şimdi bu kadar davetkar olunca karşı taraf, erkek olarak dayanamıyosun. Hemen kurcalamaya başlıyorsun her tarafını(kanalları geziyorsun yani yanlış anlaşılmasın) Eee dedim, ne farkın var ki senin teledünya'dan? Dünyanın da parasını alıyorsun benden, seni geçindireceğim diye ay sonunu getiremiyorum dedim. Dedi ki atma lan bütün gün evde göt büyütüyorsun! Kırıcı oluyorsun dedim. Hadi çok konuşma da devam et dedi(devam et derken bir kanal bul da seyret demek istiyor)
Biz Teleonlar, Cine 5'ler de gördük, senin de devrin bitecek dedim. Senden sonra da mutlu olabileceğim dedim. Devrim bitene kadar esirimsin artık dedi. Ben senin kalbine değil aklına girdim dedi. Kolay kolay vazgeçemezsin, çıkartamazsın beni hayatından dedi. Başkalarıyla da mutlu olamazsın, çünkü onlarda beni ararsın dedi. Benle kıyaslarsın dedi. Ama hep bir eksikliklerinin olduğunun farkına varırsın dedi(ses ve görüntü kalitesi, Lig Tv vesaire gibi şeyleri kastediyor.)
Dedim tamam artık susalım ve işimize bakalım. Bak canım ben hazırım dedi. Saatlerce ilişki kurduk(tv izledim) ve hiç başım ağrıdı ya da özel günümdeyim(yayın kesilmedi) demedi. Ne istersem onu verdi(istediğim kanalı seyredebildim) hem de istediğim pozisyonlarda(yatarak tv seyretmek, oturarark seyretmek, bazen seyretmesem de açık bırakmak) Dedim sen beni mahvettin, hayattan soğuttun, asosyal ettin. Mala bağladım senin yüzünden, kimseyi sevemiyorum, kimseye açılamıyorum. Ama olsun dedim. Ben galiba sadece seni istiyorum!(Fenerbahçe maçlarını izlemek istiyorum.)
Bir süredir devam ettirdiğimiz Teledünya - Digitürk savaşını Digitürk kazanmış bulunmaktadır. Teledünya bağlattık. Lig maçlarını izlemeyeceğiz dedik. Sonra ligler başladı. Baba ya izlesek mi dedim. Dünden razıymış, meyhaneye gittik. Rakıydı, mezeydi derken annemin de yediği kanatlar sayesinde 75+ tl hesap ödedik. Digitürk'e 1 ayda verdiğimizden daha fazla. Sonra dedik ki bizde bu Fenerbahçe sevgisi sürdüğü sürece, kapitalizmin esiri olmaya devam edeceğiz, yapacak bir şey yok. Döndük eski sevgiliye...
Zaten bekliyormuş bizi. Gitmemiş bir yere. Bir süre ara verelim dediğimizi sanmış. Oysa biz onun eşyalarını(hd kutu, hdmi kablo ve uzaktan kumanda) toplayıp kapının önüne koymuştuk.Gelip almasını bekliyorduk sadece. Ama işte sonra kuyruğumuz sıkıştı. Aradık kendisini. Aramanı bekliyordum dedi. Senin bensiz yapamayacağını biliyordum dedi. Dedim arkadaş bu ne özgüven? Ama helal olsun. Ondan ayrıldıktan sonra hayatıma başkasını(Teledünya) soktuğumu da itiraf edemedim. Bu ömür boyu saklayacağım bir sır olacak.
Ama iş bununla bitmiyordu. Teledünya ile onu kırmadan ayrılmam gerekiyordu. Üstelik bu ilişki benim üzerimeydi(başvuru sahibi bendim bizzat) İlişkiyi sonlandırmak da benim görevimdi. Ev ahalisi bu konuda rahattı yani. Olan bana olacaktı.
Her neyse efendim. Aldım bende ona ait olan ne varsa(hd kutu, hdmi kablo ve uzaktan kumanda) gittim kapısına. Kapısını çalıp, aşağıya çağırmak isterdim ama otomatik kapılı bir yerde ikamet ediyor kendisini. Bızzıt! diye açıldı kapı. Girdim. Dedim ben senden ayrılmak istiyorum. Sen bana ilk başladığımız gün 15 gün içerisinde neden belirtmeden ayrılabileceğimi söylemiştin, 9. gününde geldim işte dedim. Hayrola bir yanlışım mı oldu(arıza vb.) dedi. Dedim ki "yo yooo!" Yo yooo da neymiş diyecek diye korktum ama üzüntüden sesi soluğu kesilmişti.
Sonra birden gözleri parladı. Dedi ki ben sana 15 gün demedim dedi 1 hafta dedim dedi. Olur mu ya babam da yanımdaydı 15 gün dedin dedim. Dedi ki hatırlıyorum ben senin geldiğin günü, ben sana 1 hafta dedim dedi. Üsteleyemedim. Onlar daha iyi hatırlardı sonuçta. Dedi ki ayrılamayız. Dedim ki öyle şey mi olur? Ben artık yürütemiyorum bu ilişkiyi, seni arkadaş olarak görüyorum hem sen benden daha iyilerine layıksın, ben seni üzerim dedim. Bir çırpıda bütün ergen bahanelerini sıraladım. Yalan olduğunu anladı tabii ki. Gülüş attı. Aşağılandığımı hissettim.
Ben sana bir sebep bulayım en iyisi dedi. Senin ihtiyaçlarına karşılık veremediğime dair(arıza) bir açıklama yaparsan(dilekçe yazarsan) ilişkimiz bitebilir dedi. Kağıdı, kalemi de kendi uzattı. Bana acımıştı ve daha fazla küçülmemi o da istemiyordu. Ayrıldık...
Sonra eve geldim, Digitürk beni bekliyordu. Dedim sen benim hayatımı mahvetmek zorunda mısın? Senin için kırdığım kaçıncı kalp bu dedim. Düşsene yakamdan, ne istiyorsun benden dedim. Dedi ki benim senin gibi milyonlarca sevgilim var, sorun bende değil sende. Şimdi gel beni istediğin gibi kullan dedi. Şimdi bu kadar davetkar olunca karşı taraf, erkek olarak dayanamıyosun. Hemen kurcalamaya başlıyorsun her tarafını(kanalları geziyorsun yani yanlış anlaşılmasın) Eee dedim, ne farkın var ki senin teledünya'dan? Dünyanın da parasını alıyorsun benden, seni geçindireceğim diye ay sonunu getiremiyorum dedim. Dedi ki atma lan bütün gün evde göt büyütüyorsun! Kırıcı oluyorsun dedim. Hadi çok konuşma da devam et dedi(devam et derken bir kanal bul da seyret demek istiyor)
Biz Teleonlar, Cine 5'ler de gördük, senin de devrin bitecek dedim. Senden sonra da mutlu olabileceğim dedim. Devrim bitene kadar esirimsin artık dedi. Ben senin kalbine değil aklına girdim dedi. Kolay kolay vazgeçemezsin, çıkartamazsın beni hayatından dedi. Başkalarıyla da mutlu olamazsın, çünkü onlarda beni ararsın dedi. Benle kıyaslarsın dedi. Ama hep bir eksikliklerinin olduğunun farkına varırsın dedi(ses ve görüntü kalitesi, Lig Tv vesaire gibi şeyleri kastediyor.)
Dedim tamam artık susalım ve işimize bakalım. Bak canım ben hazırım dedi. Saatlerce ilişki kurduk(tv izledim) ve hiç başım ağrıdı ya da özel günümdeyim(yayın kesilmedi) demedi. Ne istersem onu verdi(istediğim kanalı seyredebildim) hem de istediğim pozisyonlarda(yatarak tv seyretmek, oturarark seyretmek, bazen seyretmesem de açık bırakmak) Dedim sen beni mahvettin, hayattan soğuttun, asosyal ettin. Mala bağladım senin yüzünden, kimseyi sevemiyorum, kimseye açılamıyorum. Ama olsun dedim. Ben galiba sadece seni istiyorum!(Fenerbahçe maçlarını izlemek istiyorum.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder