20 Aralık 2011

Katil!

Alan ile hacim arasındaki fark bir boyut kadar ya hani! İşte aslında hacim daha büyük ya hesapta. m kare, m küp işte... Öyle düşün. I ıh öyle değil. Ben bu akşam buldum. Alan olarak çok yer kaplayan bazı şeyleri üst üste koyup, bir kutuya ya da çöp tenekesine ya da dolabın içine ya da cebe doldurduğunuzda anlıyorsunuz ki aslında o hacimdeki bir şey, o kadar alan kaplamıyor. Anlamadı kimse... Diyorum ki yani, alan mühim değil! Hacmi mühim... Hacmi de küçültmek, kaldırmakla başlıyor. Kaldır, yok et, üst üste koy görünmez bir yere at... Tamamdır...

Consume, obey, die! Haydi hemen kay!

Çorap reklamı çok erotik olmuş. Gerek yok. Tamam yani kadın bacağı güzel bir uzuv da o kadar güzel kadının, o kadar güzel bacağını görünce insan aklın tellerini yitirdiği için; gerekli etkiyi yapmıyor. Kız arkadaşa git bir çorap giy gel demek de mantıklı değil. Çünkü erkek, kız arkadaşının hiçbir şey giymemesini ister kendi yanında...

Donun bende! diyordu bir filmde kötü karakterlerden biri, tuzağına düşürdüğü kıza. Tehdite bak! Çok etkili...

Müzik dünyası hep bir fenomen pompalıyor ya çok hoş. Bir ara Cem Adrian'dı. Sevmeyen yoktu. Şimdi de Halil Sezai var. Normalde Sezai isimli ya da soyisimli bir insanla alay edersin. Ama bu Sezai'yle hem de Halil Sezai'yle edemezsin! Gözyaşlarıyla boğar hayranları...

Twitter'da beni Eva Maya takip etmeye başladı. Neyimi takip ettiğini bilmiyorum? Benim onu takip etmem lazım normal şartlarda...

Şirin mi Sedef mi derseniz Sedef ile ömür geçer ama Şirin ile birkaç günüm geçmeden değil derim... Leyla ile Mecnun!

Behzat Ç. kadar içsem bırak katili bulmayı, kendimi bulamam. Orası biraz fazla inandırıcılıktan uzak. Adam kahvaltıda bira içiyor, merkezde votka, dışarda kanyak, akşama rakı, gece yatmadan önce bira cila yapıyor. Hayır yani karıştırmasa tamam da karıştırıyor. Anti-depresan hapları da çakıyor. Ben o kadar içsem ya cinayet olurum ya katil!

Öldürmeyen katiller de candır. Hayat onlara şans vermiştir, onlar da öldürmüştür. Herkes öldürmek ister! Birileri öldürür. Birileri de bin defa ölüp de dirilememekmiş diye şarkı söyler...

Kan mı aksın, yaş mı? Kan aksın tabii ki...Acıyı hissetmek önemli. Uyuşunca olmuyor... Karanlıklaşıyor...

Yılbaşının sonrasına iki tane final koyan İ.Ü.'nün güzel idarecileri. Çok iyi düşünmüşsünüz...

Montumun iç cebine, ablamın hediyesi mataramı yerleştirip, sahil boyu yürümeyi başardım nihayet. Hoş mataranın içi çok dolu değildi ama o da olacak...

En güzeli sabah kalkar kalkmaz, camı acıp sigara içmek. O ağız nasıl pis oluyor öyle geceden de kalma... Sonra bir fırçalıyorsun dişleri... O ferahlık da normal bir ferahlık değil, benden söylemesi...

Bir sürü posteri söküp attım. Şimdi duvarda saçma bir boya ve bir o kadar gereksiz el izi ve çeşitli izler. Cumartesi boyayınca çok değişik bir dünyaya başlayacağımı zannediyorum ama göreceğiz...

Her şeyin ilacı doğada...

Hadi gittim...



Hiç yorum yok: