09 Ekim 2011

Televizyon'a Çıkmak

Hani bir abi vardı "herkes, bir gün 15 dakikalığına da olsa meşhur olacak" diyordu. Sanırım teknolojinin geldiği noktanın, sistemle olan ilişkisini açıklamak ya da bu ilişkinin sonucunu ortaya çıkarmak adına böyle bir şey söylüyordu. Ben bile çıkıp, canlı yayınlanan bir programda 45 dakika boyunca yer aldıysam ve üstüne üstük "konuk" sıfatını elde ettiysem; bu abi haklıdır. Andy Warhol muydu bu abi? Neyse...

Şimdi ben meşhur olmadım elbette. Niye olayım bir canlı yayın konuğu oldum diye? Ama işte ışıklar, stüdyo falan değişik bir ortam. Orada meşhur olmuş gibi davranmanız lazım. Sırtınızı yaslamanız lazım oturduğunuz koltuğa. Normalde, ben içimden geldiği gibi davransam yani hiç tanımadığım insanlarla konuşmaya başlasam o kadar rahat görünemem. Rahat olduğumu söylemiyorum ama rahat görünmek zorunda hissediyor insan kendini...

Bana soru soruyorlar ve benim cevaplarımı merak ediyorlar. En azından öyle görünüyorlar. Bu çok acayip bir şey. Ve televizyonda en azından yüzlerce insan da ne diyecek bakalım bu mallar? şeklinde bizleri izliyor. Bunu da biliyorsun...

Ve ben kendimi izledim sonra. Televizyon 5 kilo koyuyor diyorlar ya doğru. :) Şaka şaka. Zaten hayvan bir insanım. Ama işte traş olmasaymışım daha iyiymiş. Yanaklar pörtlemiş ekranda. Bir de nasıl ahkam kesiyorum. Bana git nizami ölçülerde bir sahada iki tur at deseler dilim götüme kaçar ama orada şu şöyle, bu böyle diyorum...

Bir de "falan" kelimesini azaltmaya çalıştığım günden beri "bilmemne" kelimesine olan düşkünlüğümün arttığını biliyordum. Lakin programda 2-3 yerde "bilmemne" dediğimi görünce onu da bırakasım geldi. Üşeniyorum, örnekleri çoğaltmaya ve "falan" ya da "bilmemne" gibi kelimelere sarılıyorum. Çok yanlış...

Sürekli bir tebessüm var suratımda. Ve aşikar olan bir şey de bana gülmek yakışmıyor. Mal gibi görünüyorum gülünce. Ve ortada gülecek bir şey de yok. Niye gülüyorsam? Heyecandan sanırım...

Son söz de göz ve göz altlarıma... Morlar... Bitikler... Yanaklar bembeyaz, göz çevresi mor... Hani şişman olmasam yasaklı maddeler kullanıyor intibası yaratabilir ama öyle de değil... Belli ki uykusuzluk... Üstüne sağ gözümün kızarması da binince iyi pislik bir şeymiş gibi göründüm. Vallaha temizim...

Her şeye rağmen eğlenmişiz programda. Keyifli geçmiş. Sunucular da bizden sıkılmamış. Zaten program sonrasında da memnuniyetlerini ifade etmişlerdi... Sağolsunlar. Özellikle Şeyda Hanım'ın güzel konukseverliği şahsımı çok rahatlattı. Teşekkür ederim kendi adıma...

Meşhur oldum ben! Ona göre davranın!... Son iki yazı birer şarkıyla bitmişti, bu da öyle olsun...


Hiç yorum yok: