07 Ağustos 2011

Asmalı Mescit!

- Küçük Beyoğlu'nun masalarının kaldırılmasına sevinmemek elde mi?

- Peki ey Asmalı Mescit tipi! Cihangir Enteli! Ne oldu da celallendin? Hayatında hiçbir şeye bu kadar sinirlenmemişken masaların kaldırılmasına niye bu kadar üzüldün, dert ettin? Canın mı yandı? Sana mı dokundu? Ülkenin vahim halleri yaygarasını koparmaya neden şimdi başladın? I Phone'unu masanın üzerine, arabanın anahtarının yanına koyup, mojitonu yudumlayamayacağın için mi? Yoksa oradaki emekçileri mi dert edindin? Canımsın...

- O emekçiler; kendilerini Asmalı Mescit veya Cihangir'e adamış, gönüllü çalışanlar mıdır peki? Daha fazla para kazanabilecekleri veya daha az çalışabilecekleri bir iş olsa orada olurlar mı? Niyetini "manita düşürmek" olarak açıklamaktan çekinmeyen emekçileri tenzih ederim... Peki sen ne zamandan beri emekçinin derdine düştün?

- Türkiye'nin her yerinde, İstanbul'un birçok mevkiisinde kapanan cafe-barlar için neden aynı tepkiyi göstermedin? Fabrikalar kapanıyor yahu, hangisinde ses çıkardın? Hangisinde gittin işçilerin ay pardon emekçilerin yanında oldun? Ses çıkarttın? Deniz kenarında, çok ciks bir mekan, atıyorum köprü yapılacak diye yıkılırsa; oradaki emekçiler için de ses çıkartır mısın?

- Yok ama! Senin oturduğun sandalyeyi ve senin kullandığın masayı aldılar diye dimi bu feveran? Sen de haklısın. Zaten kaç yerde oturabiliyorsun ki? Peki sana yer bırakmamak için ellerinden geleni artlarına koymadıkları zaman neredeydin?

- Peki senin oturduğun yerlerde maliyetinin 3-4 katı fiyatla içkini yudumlarken, hiç ses çıkardın mı? Ben emek harcıyorum, para kazanıyorum; siz resmen benim emeğimi çalıyorsunuz dedin mi? Demedin...

- Ne oldu? Artık entel düşürme imkanın mı azaldı? Peki sen hiç bir gün, oralardaki mekanların sahiplerine, arkadaş bu yol senin babanın malı mı? Koymuşsun sandalyeleri haksız kazancın kralını elde ediyorsun, diğer bir sürü küçük işletmenin kazancına da mani oluyorsun dedin mi?

- Neyin yanındasın? Kimin karşısındasın? Gericilik okullarda, sokakta, gazetelerde, televizyonlarda kol gezerken; ucunun sana dokunmasını niye bekledin? Oradaki mekan sahipleri hiç çalışmadan 3-4 sene geçirebilecek maddi güce sahipken; sen hiç çalışmadan geçirdiğin 3-4 günü nimetten sayıyorsan, bu dertler senin dertlerin mi?

- Sen nerede yaşıyorsun ey entel? Cebinde parası olmadığı için Asmalı Mescit'i görmeyenlerin olduğu şehirde, kimin hakkını savunuyorsun? Kimlerin hakkını hiç savunmadığın halde? Sen cuma - cumartesi rahatlıkla içemeyeceksin, karı-kız kesemeyeceksin diye mi ülke geriye gidiyor yani? Yoksa ülkeyle birlikte senin de geriye gittiğin tarihin üzerinden oldukça zaman mı geçti?

- İşletmelere haber verilmeden, masa ve sandalyelere el konulması tek kelimeyle faşizanlıktır, şüphesiz. Haberleri olmadan işten çıkarılanların, telefonuna numaralar yüklenip suçlu ilan edilmeye çalışanların, şifreli sınavlara girenlerin olduğu ülkede dışarda içki içememek midir tek dert?

- Ey entel! Coşma! Kandıramazsın. Sen kendine güzel paralarınla yeni mekanlar bulursun. Ve içer içer unutursun. Eylem yaparsın, twit atarsın tatmin de olursun. En kralı sensin, en duyarlısı... Senden iyisi, düşüncelisi yok zaten. Sen yeni mekan bulana kadar vır vır vır konuşmaya devam et. Hiç parası olmayan, hiç mekan bulamayanlar da size küfretmeye devam edecekler... Sen yeni mekanını bulduktan sonra bile...

- Siyaset yok mu yani bu işin içinde diyecek aymazlar için, yazının tamamının siyasi içerikli olduğunu düşündüğümü belirteyim. Bir daha okusunlar. Akp ilişkisi kurmadığımı düşünen dingiller için belirteyim. Bir daha okumasın onlar... Olmamış demek ki yazı. Geçip gitsinler...

- Haydi şimdi içkimizi içip, entellektüelitenin dibine vurabileceğimiz ve gecenin sonunda özgürlüğümüzü sınayabileceğimiz, ileri ve sosyal bir mekan bulalım. İçelim, güzelleşelim. Biz güzelleşince, memleket de güzelleşmiyor mu?

- Bir memleket gibidir gemi!

Hiç yorum yok: