26 Ocak 2011

Diziler ve Programlar

Yaprak Dökümü: Kaç sene yayınlandı bilmiyorum, hiç de izlememiştim lakin şu dakikalarda tekrarını izliyorum. Arkadaş o Necla neler yaptı? Leyla götüme döndü gerçekten. İnsan insana yapmaz ama kardeş kardeşe yaptı. Bir de bunlar daha sonra yüz yüze bakacaklar he mi?

Öyle Bir Geçer Zaman Ki: Berrin iyi hoş da cildi çok bozuk kızcağızın. Bi çözüm bulun. Bir de dün gece netten izledim. O Mete'nin dövdüğü çocuğun şarkı söylediği sahneler nasıl da komik. Hala aklıma gelince gülüyorum.

Behzat Ç.: Bu dizi bitmese iyi olur 1. Ercü artık sahneye çıksa iyi olur 2. Hayalet'in sevdiği kadının Ercü'yle bir ilişkisi olmasa iyi olur 3. E o kadar iyi şey olacaksa dizinin çekiciliği olur mu 4. En iyisi ben karışmayayım, izleyeyim. Seviyorum Merkez!....

Ezel: Dayı ayağa kalktı. Şahlanıştı resmen. Öyle Saadet Partisi'nin üçüncü şahlanışı gibi de değil harbici bir şahlanış. Bir de sıktı o eli. Bazı insanların eli çok kuvvetlidir. Daha doğrusu kuvvetlerini bileklerinde toplamayı başarabilirler. Babam öyledir mesela. Tekmesini, kafasını yemedim çok da bilmem ama eliyle sıkınca falan can yakar. E baba sonuçta. El de kaldıramazsın. Ama kırarım ağzını normalde.

Başka da dizi bilmiyorum şu an itibariyle. Haa dur yine tekrarlardan geldi aklıma;

Arka Sokaklar: Çözemedikleri iş yok pezevenklerin. Bir kere de başarısız olun lan. Bir kere de yakalayamayın. Bir kere de suçluluar açık vermemiş olsun. Bir kere de elinizin uzanamadığı bir yer olsun. Derin devlet işlemiyor Hüsnü'ye, Zeynep'e. Çat! Biniyorlar tepesine. Bi siktirin çay koyun. Bu arada Suat karakteri çok başarılı. Gülmemek elde değil...

Akasya Durağı: Bu ne kolpa senaryodur? Her bölüm aynı olur mu yahu? Bütün sikik işler bu adamların başına geliyor iyi tamam. Dizi çünkü bu. Ama hep aynı adamlara, aynı olaylar oynatılmaz ki. Sinan kaç gere loto tutturdu sandı ama aslında tutturamadı acaba?

Geçelim programlara;

Ters Cephe: Hiçbir Perşembe sektirmedim. Kadrosu çok değişti ve artık eski havası yok ama demirbaşlar Rasim ve Ümit Z. yine de izlettiriyorlar programı. Rasim program kaç dakikaysa, o kadar dakika hiç susmayarak rekorları alt üst ederken; Ümit'in ani patlayışları ve hatta stüdyoyu terkedeyazması gibi hareketler neşemize neşe katıyor. Mustafa Akyol muhafazakar liberal bir insan olarak oksi"moron"luğun temsilciğinin filamasını taşırken yeni gelen adam hiç ilgimi çekmiyor.

Basın Odası: Sedat bilmemne var sanırım orada. Mıy mıy. Hiç yakışmıyor. Nazlı Ilıcak var orada, Nuray Mert var. Ne o öyle mıy mıy... Yerine çabuk başkası getirilsin. Nuray Mert'e özgürlük tanınsın. Bağırınca çok samimi oluyor kendisi. Çok geç oldu ama Nuray Mert'in 12 Eylül referandumu için neden hayır oyu vereceğini anlattığı yazısı da hislere tercümandır.

Abbas Güçlü ile Genç Bakış: Öğrenci Konseyleri Başkanlarının katıldığı program tarihe geçecek yavşaklıkları barındırıyordu. Akp milletvekili koysan o kadar yağ çekemezdi. YÖK'e minnettar olan bile vardı. Ne desem bilmem ki? Demiyim bişey. Rezalet!

Yiğit Bulut'u özledim. Evrim tartışması yapsa da tekrar gönlümüz şenlense. "Bak adam allah diyor yarattı diyor, anlıyorum; siz benim anlayabileceğim şekilde anlatamıyorsunuz" Bu cümleyi kursa da neden Allah'a inanmamız gerektiğini anlasak. Anlamıyosan, inan. Öğrenemiyosan, tap. Piii..

Hiç yorum yok: